Makale Seçkisi:Akbank Sanat, 1 Kasım- 12 Aralık 2014
Atölye:SALT Galata, September 15- 19 Eylül 2014
Yarışma:Akbank Sanat, 24 Kasım- 5 Aralık 2014
Sempozyum: Akbank Sanat, 5 Aralık 2014
Sergi: Antrepo 7, 1 Kasım- 14 Aralık 2014
Dünyanın sosyo-kültürel, ekonomik, politik, toplumsal ve teknolojik dinamikler çerçevesinde sürekli değişimi, kentlerin, yaşam biçimlerinin, mekânsal pratiklerin ve kentle kurduğumuz ilişkilerin dönüşümünü de beraberinde getiriyor. Bu süreçte, küresel eşitsizliklerin rasyonelleştirilmesinde kullanılan rekabet, markalaşma, gelişim vb. pek çok söylem aslında bu hızlı dönüşümün özneleri olması gereken kentlileri de farklı taktiklerle öteliyor.
Manifestoların tam da bu özne olma durumunun muğlaklaştığı dönemlerde bir çığlık, arzu, talep çağrısı olarak ortaya çıkması kaçınılmaz oluyor.
Karmaşık bir ağlar sistemi ile birbirine bağlı ve sürekli bir etkileşim içinde olan dünya kentleri içinde İstanbul da bir “palimpsest” kent olarak, eskileri üzerine eklemlenen yeni katmanlarla geleceğe aktarılıyor. Her gün birbirinden farklılaşan yorumlarla/biçimlerle/öngörülerle yeniden üretebilme iktidarına sahip olduğumuzu varsaydığımız kentsel mekânlar, geçmişin, bugünün ve öngörülen geleceğin izlerini biriktiriyor. Bu izlerin en açık biçimde varlığını birlikte sürdürdüğü kentlerden olan İstanbul, çok katmanlı yapısıyla manifestoların üretilmesine, geçmişten geleceğe aktarılmasına sahne oluyor.
Her “yer”in aynılaşmaya başladığı günümüzde, İstanbul, göç, tüketim, hız, aidiyet, kimlik, bellek, ayrışma, kültür, politika vb. çeşitli kavramlar aracılığıyla her gün yeni manifestolar ve diyaloglar üretirken, mekânsal karşılıkları aracılığıyla da bugünle gelecek arasında çoğul kesişim noktaları yaratıyor.